Atriyal Septal Defekt
ASD atriyal septum adı verilen iki kulakçık arasındaki duvardaki doğuştan olan açıklıklara (delik) verilen isimdir. ASD’nin büyüklüğüne bağlı olarak değişen miktarlarda kan sol kulakçıktan sağ kulakçığa ve buradan sağ karıncığa ve akciğerlere gönderilir. Sonuçta akciğerlerde temizlendikten sonra sol kulakçığa gönderilen kanın bir kısmı yeniden akciğerlere gönderilmiş olur. ASD doğuştan kalp hastalıklarının % 7–10 kadarını oluşturan bir bozukluktur. Kız çocuklarda yaklaşık 2–3 misli daha sık görülür. Bazı ailelerde ailevi ASD olguları tanımlanmıştır.



Atriyal septal defektler yerleşim yerlerine göre 3 değişik tipte görülürler. Atriyal septumun alt kısmında mitral ve triküspid kapaklara yakın yerleşenlere ostium primum ya da kısaca primum (şekilde 1 numara) ASD denir. En sık görülen ASD tipi ise (ASD’lerin % 70-80’i) atriyal septumun ortasında yerleşen ostium sekundum ya da kısaca sekundum (şekilde 2 numara) ASDdir. Üçüncü tip Sinüs venosus ASD olarak bilinir. Sinüs venosus ASD süperiyor ve inferiyor vena kavaların sağ atriyuma açıldığı yere yakın yerleşen ASD’lerdir.
 




Geniş ASD’si olan çocuklar yaşıtlarına göre biraz daha zayıfça çocuklardır. Genellikle bir muayene sırasında kalpte üfürüm duyulmasıyla tanı alırlar. Bazı çocuklarda nefes darlığı, çarpıntı gibi yakınmalar olabilir. Ancak genellikle oldukça aktif ve belirgin belirtileri olmayan çocuklardır.
Delik ne kadar büyükse çocukta belirti çıkma olasılığı o kadar fazladır. Küçük deliklerde belirti görülmez ve bunların çok küçük olanları ilk 4 yaş içinde kendiliğinden kapanabilirler. Büyük ASD’lerde genellikle kendiliğinden kapanma, küçülme görülmez. ASD aracılığı ile sağ kulakçığa, sağ karıncığa ve pulmoner arter aracılığı ile akciğerlere aşırı kan akımı olur. Bunun sonucunda kalbin sağ boşluklarında, akciğerlere giden damarlarda genişleme olur. Ayrıca herhangi bir girişim yapılmadan bu durum sürerse pulmoner arterde basınç yükselmesine yol açar. Sağ kulakçığın genişlemesi sonucunda kalpte ritim bozukluğu gelişebilir. Bu sorunların bir kısmı geliştikten sonra ASD kapatılsa bile geri dönmeyebilir. Geniş ASD kapatılmazsa hasta genç erişkin yaşlara (20-30’lu yaşlar) ulaştığında kalp yetersizliği belirti ve bulguları, pulmoner arter basıncı yükselmesine (pulmoner hipertansiyon) bağlı belirti ve bulgular görülür.

ASD kapatılmasında açık kalp cerrahisi uygulanır. Burada görece daha küçük delikler basitçe dikilerek, daha büyük delikler ise kalp zarından (perikard) hazırlanmış ya da Dacron, Teflon gibi sentetik yamalar kullanılarak kapatılırlar.



Cerrahi ya da kateter aracılığıyla kapatma sonrası kalıcı pulmoner arter basıncı yüksekliği olmadığı sürece normal fiziksel aktivite sürdürülebilir. Ancak sağ karıncığın belirgin genişlediği durumlarda, pulmoner hipertansiyon durumunda ya da tedavi edilmemiş bir ritim bozukluğu varlığında egzersiz kısıtlaması getirilebilir.
Tedavi edilmiş ya da tedavi edilmemiş doğuştan kalp hastalığı olan herkesin egzersizin getireceği riskler açısından kalp doktoru ile görüşmesi gereklidir.
 ASD’li bir kadın genellikle ciddi bir zorlukla karşılaşmadan çocuk doğurabilir. Gebelik sırasında üfürüm duyulması ya da egzersiz sırasında nefes darlığı gibi yakınmaların çıkması sonucunda ASD tanısının ilk defa konulması nadir olmayan bir durumdur.
 Kalp yetersizliği, pıhtı oluşumu ve buna bağlı felç gelişmesi gibi ciddi sorunlar çıkma olasılığı nedeniyle gebelik öncesinde ASD’nin kapatılması önerilir.
 Tedavi edilmiş ya da tedavi edilmemiş doğuştan kalp hastalığı olan herkesin gebe kalmadan önce gebeliğin getireceği riskler açısından kalp doktoru ile görüşmesi gereklidir. Doğuştan kalp hastalıklı gebelerin bebeklerinde doğuştan kalp hastalığı olma riski daha yüksek olduğundan gebeliğin 16–18. haftalarından itibaren Fötal Ekokardiyografi yapılmalıdır.  



 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Scroll to Top